Blair ile buluşma

Sabırsız bir şekilde koltuğa oturdum. Yanıma gelen garson kıza gülümsedim ardından ona bana sadece su getirmesini söyledim. Nasıl olsa sonra kahve için bol bol vaktim olacaktı. Bana bakan kızlara aldırmadım. Sarışınlar o kadar da dikkatimi çekmiyordu artık. Kumral ya da esmer.. İki seçenek de iyiydi ama sarışın.. Alışık olduğum bir şeydi. Suyumu getiren kız başka bir isteğimin olup olmadığını sordu. Ona gitmesini söyledim. Blair'i beklemek bazen sıkıcı olabiliyordu. Ama onu beklemeye değiyordu açıkçası. Birden kapının açılışını duydum. Mesajımı almış ve gelmişti. Gülümsedim ve kalkıp ona doğru yürümeye başladım.

Nate'den sadece yarım saat istemiştim ve bu süre benim üzerime değiştirmem için yeterliydi. Hemen limuzin şoförüne eve gitmesini emrettim. Eve geldiğimde koşarak topuklu ayakkabısı tıkırtısı eşliğinde içeriye girdim. Üzerime dekoltesi olan bir gömlek giydim. Daha sonra kafamı kurcalayan diğer soru ise başka ne giymesi gerektiğiydi. Gözüne çarpan siyah parlak ve vücut hatlarını belirten taytımıı giydim. Topuklu ayakkabılarını giydi ve aceleyle evden çıktım. Halbuki Dorota ona bir bardak çay getiriyordu.

Limuzine bindim ve şöföre acele etmesini emrettim. Starbucks'a geldiğimde Nate onu bekliyordu. Nate ona doğru yaklaştı ve sarıldılar.

'Merhaba bitanem. Bugün neler yaptın bakalım?' dedim.

Sorusuna cevap vermeden önce durdum ve onu inceledim. Her zamanki gibi harika görünüyordu. Üstüne dekolteli bir gömlek giymişti, altında parlak ve vücut hatlarını belli eden bir tayt en son ise topuklu ayakkabı giymişti. En sonunda cevap vermem gerektiğini hatırladım. "Sıkıcıydı bitanem, kızların hepsi bana baktı ama ben onlara aldırmadım, Chuckla küçük bir tartışma yaşadık ama sonra her şey normale döndü. Ama her şeyin sonunda işte seninleyim." dedim ve dudağına küçük ama istekli bir öpücük kondurdum. Sonra onu masaya götürdüm. Siparişini vermesini bekledikten sonra "Sen neler yaptın bakalım?" dedim.

'Ah her zamanki gibi. Yoğun ve sensiz. Nesli Tükenmekte olan doğanlarla ilgili bir kokteyl hazırlanması için gönüllüyüm. Ve ayrıca okulda işler biraz benden kopmuştu. İpleri biraz sıktım ve sen mesaj attığında da Barneys'de ayakkabı deniyordum. Ama senden daha önemli bir şey yok.' dedim ve en çekici gülümsememle gülümsedim.

O sırada sarışın bir kızın Nate'i izlediğini gördüm. Her kızın yapacağı bir şeyi yaptım. Nate'in koltuğuna gittim ve kucağına oturup kollarımı ona doladım. Nate ise ne olduğunu şaşırmıştı. Adeta o benim diye bağırıyordu bu görüntü.

'Akşam Palace Otel'e gidebiliriz. Hem biraz eğlenmiş oluruz. Bu gece klupte eğlence var diye duydum.' dedim Nate'e.

Blair bir an çevresine bakındıktan sonra ayağa kalktı. Yüz ifadesindeki değişikliği görmemek imkansızdı. Ben ona neler olduğunu sormadan kucağıma oturdu ve kollarını bana doladı. Yüzümdeki şaşkın ifadey ifark etmiş olsa bile bir şey demedi. 'Akşam Palace Otel'e gidebiliriz. Hem biraz eğlenmiş oluruz. Bu gece klupte eğlence var diye duydum.' dedi. Bir an düşünür gibi yaptım ama parti olur da ben gitmez miyim! felsefemi burada da uygulamaya karar verdim. Gülümsemem kurnaz bir hal aldı. "Kesinlikle gitmeliyiz. Seni alırım." dedikten sonra onu bir kez daha öptüm. Sonra geri çekildim. Bana bakan sarışın bir kız görmüştüm. Kesinlikle ilgimi çekmemişti. Bana öyle bakması hoşuma gitmişti ama aldığım karara uyacaktım sarışın yok.. Sadece ama sadece Blair var. Bu kuralı çapkın yanım yüzünden bazen ihlal etsem de Blair'ı seviyordum. Onunla bu kadar uzun süre çıkmamın nedeni buydu.